Ege | Konular

Manisa'nın tarihi ve turistik yerleri

Tarihteki adı ''Magnesia'' olan Manisa, ''Şehzadeler şehri'' olarak da biliniyor. Manisa, sadece Osmanlı şehzadelerinin kenti olmasıyla değil, her derde deva olduğuna inanılan şifalı mesir macunu, çekirdeksiz Sultaniye üzümü, yeşil sevdalısı ''Manisa Tarzanı'' ve damaklarda unutulmaz tat bırakan kebabıyla da tanınıyor.

Merkezde ve ilçelerinde sayısız tarihi eser bulunan Manisa, Mimar Sinan'ın Ege Bölgesindeki tek eseri olan Muradiye Camisi ve Külliyesi'ne de ev sahipliği yapıyor. Mesir macunu saçımı yapılan tarihi Sultan Camisi ve Külliyesi de şehir merkezinde öne çıkan belli başlı tarihi eserler arasında yer alıyor.

Kent merkezindeki Bereket Tanrıçası Kybele, Ağlayan Kaya (Niobe), Yeni Han, Rum Mehmet Paşa Bedesteni, Manisa Kalesi ise kenti yakından tanımak isteyenlerin öncelikli olarak görmesi gereken yerler listesinde ilk sıralarda alıyor. Tarihi MÖ 8. yüzyıla kadar giden Aigai, Herodot'nun bahsettiği Batı Anadolu'daki 12 Aiol kentinden biri olarak biliniyor.
Manisa, 469 yıldır kesintisiz şekilde yapılan mesir şenlikleriyle dünyada eşi bulunmayan bir geleneği yaşatan bir kent. Mesir macunu, ilk olarak 16. yüzyılda meşhur hekim Merkez Efendi tarafından Kanuni Sultan Süleyman'ın annesi Hafsa Sultan için hazırlandı. Merkez Efendi'nin 41 çeşit baharattan hazırladığı şifalı macunla sağlığına kavuşan Hafsa Sultan'ın isteği üzerine, halkın da bu macuna erişebilmesi amacıyla 469 yıldır mesir şenlikleri düzenleniyor.

Manisa'nın yeşil görünümünde büyük emeği olan ''Manisa Tarzanı'' Ahmet Bedevi'yi anlamak, yaşadığı yer olan Manisa Spil Dağı eteklerindeki kulübesini görmeden Manisa'dan ayrılmamak gerek.

Manisa'yı keşfe çıkanlara, doğal ve tarihi güzellikleri gezdikten sonra, dinlenmek için bir Manisa kebapçısına oturmaları, üzüm şırası eşliğinde odun ateşinde pişen köftelerin tadına bakmaları önerilir.

Yenilen yemek üzerine tarihi Yeni Han'a özgü ''Cilveli Kahve'', Ayn-ı Ali Türbesi bitişiğinde yer alan Ayn-ı Ali Çay Bahçesi'nde de ''Sultan Çayı'', Manisa'ya gelenlere tavsiye edilebilecek içecekler arasında yer alıyor.
Manisa merkezde, fazladan birkaç gün daha kalabilecek ziyaretçiler, Çeşnigir, İvaz Paşa, İbrahim Çelebi, Hüsrev Ağa, Lala Paşa, Karaköy, Göktaşlı, Ayn-ı Ali, Derviş Ali, Nişancı Paşa camileri, İlyas Bey Mescidi, Revak Sultan, Saruhan Bey, Yedi Kızlar, 22 Sultanlar türbeleri, Sinan Bey Medresesi, Darphane, Molla Şaban Sıbyan Mektebi, Dere, Karaköy, Hüsrev Ağa, Alaca hamamlarını görebilir.

SARDES ANTİK KENTİ
Manisa'nın Salihli ilçesine bağlı Sart beldesindeki Sardes Antik Kenti ve yöresi, 5 bin yılı aşkın süredir çeşitli yerleşimlere sahne olmuş. Batı Anadolu'daki yedi önemli kiliseden biri olarak anılan Sardes, dini açıdan da öneme sahip. Tarihte devlet güvencesinde paranın basıldığı ilk yer olarak bilinen Lidya Devleti'nin başkenti Sardes, tarım, hayvancılık, ticaret ve Sart Çayı'nda yapılan altın madenciliği sayesinde zengin bir kent olarak tanınıyor.
Kula ilçesinde ise Kula evleri görülmeye değer eserler arasında. Kula, sivil Osmanlı mimarisinin özellerini taşıyan, genellikle 18. ve 19. yüzyıl yapısı evleriyle ünlü, görülmeye değer açık hava müzesi görünümünde. Türünün özgün örneklerini oluşturan, dar sokaklar boyunca sıralanmış evlerde ağırlıklı olarak ahşap malzeme kullanılmış. Daha çok iki katlı, cumbalı ve saçakları süslemeli olan evlerin hepsinde, yüksek duvarlarla sokaktan ayrılmış birer avlu bulunur.

Spil Dağı 1969 yılında milli park ilan edildi. Park arkeolojik ve mitolojik özelliklerinin yanı sıra, dağcılık sporuna uygun ve önemli bir rekreasyon alanı. Mitolojide Kybele, Niobe, Tantalos ve Pandereos ile ilgili öykülerde adı geçen Spil Dağı'nın eteklerinde Tantal Kalesi kalıntıları, bereket tanrıçası Kybele'nin rölyefi, Niobe Ağlayan Kaya ve Bizans Dönemi'nden kalma Magnesia Kalesi'nin kalıntıları yer alıyor.

Dağın en ünlü bitkisi, kümeler halinde yetişen Manisa lalesi. Bu lale türü, Osmanlı İmparatorluğu döneminde İstanbul'a götürüldü ve bir döneme adını verdi.