Travertenleri, horozuyla ünlü: Denizli
Gezimizi yılın her mevsimi gidilebilen özelliklere sahip gözde turizm merkezlerinden biri olan Denizli iline yapıyoruz. Duraklarımız arasında travertenleri ile ünlü Pamukkale, ona komşu bir başka kaplıca köyü Karahayıt, antik kentler Hierapolis, Leodikeia, Şelalesi ile ünlü adını duyuran Güney, mağara içine saklı trevertenleri ile Kaklık Mağarası ve bir eşi daha olmayan Mantar Restoran bulunuyor.
Denizli denince akla ilk gelen hiç şüphesiz üç dakika nefes bile almadan ötüp sonra da baygınlık geçirererk sırtüstü düşen Denizli horozu olsa gerek, kent merkezinde heykelleri dikilen Denizli horozları bir yana, eşsiz olduğu kadar büyüleyici güzellikteki travetenleri ile ünlü Pamukkale ülkemizin en çok ziyaret edilen turizm yörelerinin başında geliyor. Kalsiyum oranı yüksek şifalı sularıyla dünyanın gözbebeği olan 2 bin yıllık antik kent yaz aylarında olduğu gibi kışın da turistlerin ilgi odağı olmaya devam ediyor. Bazı bölümleri yeteli suyu alamama nedeniyle sararma tehlikesine karşı yaya dolaşımına kapatılan ve çevresindeki otelleri yıkılar Pamukkale da suyun diğer bölümlere yönlendirilmesi ile günümüzde yeni traverten setleri kazanılması yoluna gidiliyor.
Değişmeyen tek özellik ise 35,5 derece sıcaklıktaki vücut ısısına en yakın kaplıca suyu olması. Bu suya girenlerin stresten kurtulup mutlu olduğu yüzlerinin gülebildiğini görebiliyorsunuz. Bunun nedeni ise insan vücudunun alçak ya da yüksek ısıda lücadele halinde olmaması olarak gösteriliyor. Kaplıca suyunun gevşetici ve dinlendirici özelliğinin yanısıra dünyanın en yüksek kalsiyum oranına sahip olması, kırık, çatlak gibi kemik problemlerinde tedavinin çabuklaşmasında rol oynayıp hızlanmayı sağlaması.
İlk kez görenlerin patlamış mısıra, pamuktan yapılma kaleye hatta peynir şekerine benzettiği Pamukkale travertenleri ziyaretçilere günün her saatinde değişen ışık efektleri ile unutulmaz güzellikte görsel lezzetler sunuyor. Pamukkale çevresinede Leodikeia, Tripolis gibi antik kentler de var ama en çok ilgiye çekip ziyaretçi akınına uğrayan Pamukkal'nin içinde yeraldığı Hierapolis antik kenti oluyor. Sularının dinlenme ve şifa amacı taşıması nedeniyle kurulan Hierapolis, nüfusu 40 bini aşınca ünü Leodikeia'yı geçmiş. Ne varki geçirdiği bir deprem sonucu harabolan kent terkedilmiş, sular kontrolden çıkmış ve bugün hayranlıkla izledğimiz travertenleri oluşturmuş. Tarihte kralların yöre güzelliğinden dolyayı ömürlerinin son yıllarını geçirmek istedikleri yer olan Hierapolis'te Sütunlu Saray yolu hamam (bugünkü müze) şifa merkezi rolü üstlenmiş.
Hierapolis:
Roma ve Hristiyanlık çağı mimerlık kalıntılarının zenginliği, Hierapolis'in antik çağlardan günümüze dek uzanan en önemli ören yerlerinden biri olmasını sağlamış. İyi korunan kentte geniş bir alanı kaplayan nekropolü, eski dönemlerin en ilginç aile tipi mezar evleri ile ilgi çekiyor. Kentin Bergama krallarından II. Eumenes tarafından kurulduğu ve Bergama 'nın efsanevi kurucusu Telephos'un karısı Hiera'dan dolayı Hierapolis ismini aldığı ileri sürülürken M.Ö. 133'de II. Attalos'un vasiyetnamesine göre bütün Bergama Krallığı ile birlikte kentte Romalıları miras olarak bırakılmış.M.S. 17'de Tiberius'un egemenliği sırasında depremle tahrip olan kenti günümüzde Alman ve İtalyan arkeologlar kazı çalışmalarıyla yeniden gün ışığına çıkarıyorlar.
Leodikeia:
Pamukkale'ye giden yol üzerinden ayırılıp kısa sürede ulaşılan Leodikeia antik kenti ise Antiochos Theos tarafından M.Ö. 261 ve 253 yılları arasında kurulmuş Kral kente karısı Laodike'nin adını vermiş. Tarihte en parlak dönemini M.S. 2. yy'da yaşayan kente 161-63 yılları arasında Kanadalı Qeebec Level üniversitesi araştırmacıları tarafından yapılan kazılarla ilginç çeşme yapısı, havuz, duvar ve çeşitli yapı kalıntıları ortaya çıkarılmış.
Karahayıt Köyü:
Pamukkale travertenlerini kurtarma amaçlı çalışmalarda konaklama tesislerinin Karahayıt Köyü'ne kaydırılmasıyla daha da gelişip önem kazanan, bir başka şifalı suya sahip Karahayıt'taki oluşumlar adeta doğanın jeolojik bir şakası gibi. Pamukkale'nin beyaz travertenlerine tezat oluşumlar Karahayıt'ta mor, yeşil, sarı, kırmızı, kahverengi tonları ile şelale görünümleri üzerinde yeralıyor. Denizli iline 25 km, Pamukkale'ye 5 km uzaklıktaki kaplıca Köyü'nde şifalı suyun sıcaklığı 50-55 derece. Romatizma, deri, kalp, damar gibi problemlere iyi geldiği belirtilen kaplıca suyu yeraltından çeşitli mineral, maden oksitlerini çözerek yerüstüne çıkıyor.
Güney Şelalesi
İlçeye tepeden bakıp başlıyorsunuz inmeye kısa sürede belki 1000 m dipteki vadi, Büyük Menderes çılgın bitki örtüsüyle karşılıyor sizi. Denizli'ye 70 km uzaklıktaki gizli cennet, doğa tapınağı olan Güney Şelalesi, birinci derecede SİT alanı ve genel sıralamada Türkiye'nin 23'ncü doğa harikası. Güney ilçe merkezinin 3 km uzağında Cindere dağı yamaçlarından çıkan sularla oluşuyor. B. Menederes nehrine yaklaşık 20 m yüksekten nazlı nazlı dökülen şelale suyu kireçli, bunun sonucu olarak ta şelale yatağında kalker basamaklar ve çeşitli oluşumlar meydana getiriyor. Gün doğumundan akşama dek izlenmesi gereken Güney Şelalesi gelin duvağı tül perde, yelpaze biçiminde zümrüt yeşili kadife görünümlü yosunlar üzerinde süzülen su damlaları yıllarca süren akışıyla sarkıt dikitleri olan Damlataş Mağarası oluşturmuş, şelale akış seti içinde oluşan mağara içinde yüzülebilen derinlikte bir de göl saklıyor.
Güney ilçesinin bir başka özelliği ise Paumkkale şarap fabrikaasının burada bulunması. Kalitesini her yıl artırarak Almanya ve Fransa başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesine şarap ihraç eden Pamukkale Şarapçılık, Anfora, Diamond, Pamukkale, Gold gbi şarap çeşitleriyle haklı şöhrete sahip bulunuyor. Orta Anadolu, 'Emir', Tokat bölgesi, 'Narince', Trakya 'Semilion', İzmir Menderes 'Misket', Elazığ 'Öküzgözü', Denizli 'Çal Karası' üzümlerinin işlenip yıllandırlmasıyla elde edilen şaraplar hoş aroması ve bukesi ile dolgun vücutlu, katkı maddesi kullanılmadan hazırlanmasıyla da damakta tad bırakıyor. Gezimizin son bölümünde Denizli'nun Ankara yolu üzerindeki Honaz ilçesine bağlı Kaklık beldesine gidiyoruz.
Kaklık Mağarası
İl merkezi Denizli'ye 30 km, Unesco Miras listesindeki Pamukkale'ye 45 km uzaklıkta mağara ana yolun iki km içinde yeralıyor. Pamukkale travertenlerinin aynısı bu defa mağara içinde karşınıza çıkıyor. Mağar ağızı bitki ve otlarla çevrili demir basamaklı merdivenle iniliyor. İlk farkedilen kükürt kokusu ve çağıl çağıl akan berrak ve renksiz şifalı su. Mağara içinde kaşıntılı cilt problemleri olanlara iyi geldiği bilinen bir de çamur bulunuyor. Kremalı pasta benzeri travertenler şimdilik zayıf birkaç spotla aydınlatılıyor. Yakında çevre düzenlemesi, café, havuz gibi ünitelere kavuşacak olan Kaklık Mağarası'nda fotoğraf sevenler yanlarında yüksek asa film ve sehba getirmeleri gerekirken mağara içi gezisinde damlayan sulara karşı anorak yürüme patikalarında oluşan gölcükler içinde altı kayamayan lastik bir ayakkabı kolaylık sağlıyor. Kaklık Mağarası'nın sol dip karanlık bölümünde diğer birçok mağarada olduğu gibi burada da sayıları 40-50 civarında olan bir yarasa kolonisi kendi halinde yaşıyor.
Nem oranı oldukça yüksek olan mağara içi suları yeraltına doğru yolculuğuna çıkarken düşen kot seviyesi nedeniyle 800 metre sonra yerüstüne çıkıp sulama amaçlı olarak ovaya bereket dağıtıyor. Aynı yörede iç düzenlemesi yapılmamış bir başka yeraltı mağarası daha bulunuyor.
Denizli'de gezilip görülecek yerler bunlarla sınırlı değil. Kent merkezinde yeralıp geçen yıl restorasyonu tamamlanan Atatürkevi Müzesi de gezilebiliyor. Önceleri dispanser olarak kullanılan müze evde Atatürk konuk edilmiş. 4 Şubat 1931 yılında Denizli tren istasyonuna gelen Atatürk'ü büyük coşkuyla karşılayan Denizlililer iki katlı bir köşk olan Fırka binasını daha sonra kamulaştırıp 1997 yılında Atatürk Etnoğrafya Müzesi olarak Kültür Bakanlığı'na devretmişler. Çeşitli etnoğrafik eserlerin sergilendiği müzede Denizli sancağı da o günlerin en değerli anılarından biri olarak yeralmış. Kent içi gezinizde sayıları bir hayli azalan eski Denizli evlerini görebilir, tekstil ürünlerinden özellikle havlu, bornoz veya Buldan Köyü'nde dokunan Buldan bezlerinden alabilirsiniz. Halı şovları yapılan Tavas, Yeşildere Şelalesi, Geyve Köyü yakınlarındaki Aphrodisias antik kenti, Denizli-Antalya yolu üzerinde bulunup dünyanını en derin ikinci krater gölü ünvanına sahip Salda Gölü ile Sandras Dağları zirvesinde olup Denizli il sınırları içinde bulunan Kartal Gölü, Sarayköy Ilıcaları alternatifleriniz olabilir.
Denizli denince akla ilk gelen hiç şüphesiz üç dakika nefes bile almadan ötüp sonra da baygınlık geçirererk sırtüstü düşen Denizli horozu olsa gerek, kent merkezinde heykelleri dikilen Denizli horozları bir yana, eşsiz olduğu kadar büyüleyici güzellikteki travetenleri ile ünlü Pamukkale ülkemizin en çok ziyaret edilen turizm yörelerinin başında geliyor. Kalsiyum oranı yüksek şifalı sularıyla dünyanın gözbebeği olan 2 bin yıllık antik kent yaz aylarında olduğu gibi kışın da turistlerin ilgi odağı olmaya devam ediyor. Bazı bölümleri yeteli suyu alamama nedeniyle sararma tehlikesine karşı yaya dolaşımına kapatılan ve çevresindeki otelleri yıkılar Pamukkale da suyun diğer bölümlere yönlendirilmesi ile günümüzde yeni traverten setleri kazanılması yoluna gidiliyor.
Değişmeyen tek özellik ise 35,5 derece sıcaklıktaki vücut ısısına en yakın kaplıca suyu olması. Bu suya girenlerin stresten kurtulup mutlu olduğu yüzlerinin gülebildiğini görebiliyorsunuz. Bunun nedeni ise insan vücudunun alçak ya da yüksek ısıda lücadele halinde olmaması olarak gösteriliyor. Kaplıca suyunun gevşetici ve dinlendirici özelliğinin yanısıra dünyanın en yüksek kalsiyum oranına sahip olması, kırık, çatlak gibi kemik problemlerinde tedavinin çabuklaşmasında rol oynayıp hızlanmayı sağlaması.
İlk kez görenlerin patlamış mısıra, pamuktan yapılma kaleye hatta peynir şekerine benzettiği Pamukkale travertenleri ziyaretçilere günün her saatinde değişen ışık efektleri ile unutulmaz güzellikte görsel lezzetler sunuyor. Pamukkale çevresinede Leodikeia, Tripolis gibi antik kentler de var ama en çok ilgiye çekip ziyaretçi akınına uğrayan Pamukkal'nin içinde yeraldığı Hierapolis antik kenti oluyor. Sularının dinlenme ve şifa amacı taşıması nedeniyle kurulan Hierapolis, nüfusu 40 bini aşınca ünü Leodikeia'yı geçmiş. Ne varki geçirdiği bir deprem sonucu harabolan kent terkedilmiş, sular kontrolden çıkmış ve bugün hayranlıkla izledğimiz travertenleri oluşturmuş. Tarihte kralların yöre güzelliğinden dolyayı ömürlerinin son yıllarını geçirmek istedikleri yer olan Hierapolis'te Sütunlu Saray yolu hamam (bugünkü müze) şifa merkezi rolü üstlenmiş.
Hierapolis:
Roma ve Hristiyanlık çağı mimerlık kalıntılarının zenginliği, Hierapolis'in antik çağlardan günümüze dek uzanan en önemli ören yerlerinden biri olmasını sağlamış. İyi korunan kentte geniş bir alanı kaplayan nekropolü, eski dönemlerin en ilginç aile tipi mezar evleri ile ilgi çekiyor. Kentin Bergama krallarından II. Eumenes tarafından kurulduğu ve Bergama 'nın efsanevi kurucusu Telephos'un karısı Hiera'dan dolayı Hierapolis ismini aldığı ileri sürülürken M.Ö. 133'de II. Attalos'un vasiyetnamesine göre bütün Bergama Krallığı ile birlikte kentte Romalıları miras olarak bırakılmış.M.S. 17'de Tiberius'un egemenliği sırasında depremle tahrip olan kenti günümüzde Alman ve İtalyan arkeologlar kazı çalışmalarıyla yeniden gün ışığına çıkarıyorlar.
Leodikeia:
Pamukkale'ye giden yol üzerinden ayırılıp kısa sürede ulaşılan Leodikeia antik kenti ise Antiochos Theos tarafından M.Ö. 261 ve 253 yılları arasında kurulmuş Kral kente karısı Laodike'nin adını vermiş. Tarihte en parlak dönemini M.S. 2. yy'da yaşayan kente 161-63 yılları arasında Kanadalı Qeebec Level üniversitesi araştırmacıları tarafından yapılan kazılarla ilginç çeşme yapısı, havuz, duvar ve çeşitli yapı kalıntıları ortaya çıkarılmış.
Karahayıt Köyü:
Pamukkale travertenlerini kurtarma amaçlı çalışmalarda konaklama tesislerinin Karahayıt Köyü'ne kaydırılmasıyla daha da gelişip önem kazanan, bir başka şifalı suya sahip Karahayıt'taki oluşumlar adeta doğanın jeolojik bir şakası gibi. Pamukkale'nin beyaz travertenlerine tezat oluşumlar Karahayıt'ta mor, yeşil, sarı, kırmızı, kahverengi tonları ile şelale görünümleri üzerinde yeralıyor. Denizli iline 25 km, Pamukkale'ye 5 km uzaklıktaki kaplıca Köyü'nde şifalı suyun sıcaklığı 50-55 derece. Romatizma, deri, kalp, damar gibi problemlere iyi geldiği belirtilen kaplıca suyu yeraltından çeşitli mineral, maden oksitlerini çözerek yerüstüne çıkıyor.
Güney Şelalesi
İlçeye tepeden bakıp başlıyorsunuz inmeye kısa sürede belki 1000 m dipteki vadi, Büyük Menderes çılgın bitki örtüsüyle karşılıyor sizi. Denizli'ye 70 km uzaklıktaki gizli cennet, doğa tapınağı olan Güney Şelalesi, birinci derecede SİT alanı ve genel sıralamada Türkiye'nin 23'ncü doğa harikası. Güney ilçe merkezinin 3 km uzağında Cindere dağı yamaçlarından çıkan sularla oluşuyor. B. Menederes nehrine yaklaşık 20 m yüksekten nazlı nazlı dökülen şelale suyu kireçli, bunun sonucu olarak ta şelale yatağında kalker basamaklar ve çeşitli oluşumlar meydana getiriyor. Gün doğumundan akşama dek izlenmesi gereken Güney Şelalesi gelin duvağı tül perde, yelpaze biçiminde zümrüt yeşili kadife görünümlü yosunlar üzerinde süzülen su damlaları yıllarca süren akışıyla sarkıt dikitleri olan Damlataş Mağarası oluşturmuş, şelale akış seti içinde oluşan mağara içinde yüzülebilen derinlikte bir de göl saklıyor.
Güney ilçesinin bir başka özelliği ise Paumkkale şarap fabrikaasının burada bulunması. Kalitesini her yıl artırarak Almanya ve Fransa başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesine şarap ihraç eden Pamukkale Şarapçılık, Anfora, Diamond, Pamukkale, Gold gbi şarap çeşitleriyle haklı şöhrete sahip bulunuyor. Orta Anadolu, 'Emir', Tokat bölgesi, 'Narince', Trakya 'Semilion', İzmir Menderes 'Misket', Elazığ 'Öküzgözü', Denizli 'Çal Karası' üzümlerinin işlenip yıllandırlmasıyla elde edilen şaraplar hoş aroması ve bukesi ile dolgun vücutlu, katkı maddesi kullanılmadan hazırlanmasıyla da damakta tad bırakıyor. Gezimizin son bölümünde Denizli'nun Ankara yolu üzerindeki Honaz ilçesine bağlı Kaklık beldesine gidiyoruz.
Kaklık Mağarası
İl merkezi Denizli'ye 30 km, Unesco Miras listesindeki Pamukkale'ye 45 km uzaklıkta mağara ana yolun iki km içinde yeralıyor. Pamukkale travertenlerinin aynısı bu defa mağara içinde karşınıza çıkıyor. Mağar ağızı bitki ve otlarla çevrili demir basamaklı merdivenle iniliyor. İlk farkedilen kükürt kokusu ve çağıl çağıl akan berrak ve renksiz şifalı su. Mağara içinde kaşıntılı cilt problemleri olanlara iyi geldiği bilinen bir de çamur bulunuyor. Kremalı pasta benzeri travertenler şimdilik zayıf birkaç spotla aydınlatılıyor. Yakında çevre düzenlemesi, café, havuz gibi ünitelere kavuşacak olan Kaklık Mağarası'nda fotoğraf sevenler yanlarında yüksek asa film ve sehba getirmeleri gerekirken mağara içi gezisinde damlayan sulara karşı anorak yürüme patikalarında oluşan gölcükler içinde altı kayamayan lastik bir ayakkabı kolaylık sağlıyor. Kaklık Mağarası'nın sol dip karanlık bölümünde diğer birçok mağarada olduğu gibi burada da sayıları 40-50 civarında olan bir yarasa kolonisi kendi halinde yaşıyor.
Nem oranı oldukça yüksek olan mağara içi suları yeraltına doğru yolculuğuna çıkarken düşen kot seviyesi nedeniyle 800 metre sonra yerüstüne çıkıp sulama amaçlı olarak ovaya bereket dağıtıyor. Aynı yörede iç düzenlemesi yapılmamış bir başka yeraltı mağarası daha bulunuyor.
Denizli'de gezilip görülecek yerler bunlarla sınırlı değil. Kent merkezinde yeralıp geçen yıl restorasyonu tamamlanan Atatürkevi Müzesi de gezilebiliyor. Önceleri dispanser olarak kullanılan müze evde Atatürk konuk edilmiş. 4 Şubat 1931 yılında Denizli tren istasyonuna gelen Atatürk'ü büyük coşkuyla karşılayan Denizlililer iki katlı bir köşk olan Fırka binasını daha sonra kamulaştırıp 1997 yılında Atatürk Etnoğrafya Müzesi olarak Kültür Bakanlığı'na devretmişler. Çeşitli etnoğrafik eserlerin sergilendiği müzede Denizli sancağı da o günlerin en değerli anılarından biri olarak yeralmış. Kent içi gezinizde sayıları bir hayli azalan eski Denizli evlerini görebilir, tekstil ürünlerinden özellikle havlu, bornoz veya Buldan Köyü'nde dokunan Buldan bezlerinden alabilirsiniz. Halı şovları yapılan Tavas, Yeşildere Şelalesi, Geyve Köyü yakınlarındaki Aphrodisias antik kenti, Denizli-Antalya yolu üzerinde bulunup dünyanını en derin ikinci krater gölü ünvanına sahip Salda Gölü ile Sandras Dağları zirvesinde olup Denizli il sınırları içinde bulunan Kartal Gölü, Sarayköy Ilıcaları alternatifleriniz olabilir.
Konular
- Afyon Evliyaları
- Isparta Evliyaları
- Kütahya Evliyaları
- Manisa Evliyaları
- Muğla Evliyaları
- Manisa’nın Yeni Şehirlerarası Otobüs Terminali Hizmete Girdi
- Denizlide Düzenlenen Festivaller
- İzmir'de Düzenlenen Festivalller
- Manisa'da Düzenlenen Festivaller
- Aydın'da Düzenlenen Festivaller
- Muğla'da Düzenlenen Festivalle
- Isparta'da Düzenlenen Festivaller
- Afyon'da Düzenlenen Festivaller
- Ege Bölgesi Enler ve ilkler
- Gıda Ve Gıda Teknolojileri Fuarı.... İZMİR
- Türk Halk Müziği'nin "üstad"larından --Özay GÖNLÜM--
- Aydın 4.lüğe yükseldi...
- Pamukkale’ye Ziyaretçi Akını
- Muğla'daki müzeler
- Afyonkarahisar'daki müzeler
- Aydın'daki müzeler
- İzmir'deki müzeler
- Uşak'taki müzeler
- Kütahya'daki müzeler
- Denizli'nin Kardeş Şehirleri
- Bonzai Şarkısı Manisa’da Yasaklandı
- Ege Şivesi Örnekler
- İzmir'in Kardeş Şehirleri
- Manisa'nın Kardeş Şehirleri
- Pamukkale köyünün üç kardeş kenti