Ege | Konular

Denizli'deki Antik Kentler

PAMUKKALE

Denizli ilinin 18 km. kuzeyinde yer alan Hierapolis antik kentinin arkeoloji literaturunde “Holy City” yani Kutsal Kent olarak adlandırılması, kentte bilinen birçok tapınak ve diğer dinsel yapının varlığından kaynaklanmaktadır

Kentin hangi eski coğrafi bölgede yer aldığı tartışılır. Hierapolis, coğrafi konumu ile kendisini çevreleyen tarihi bölgeler arasında yer almaktadır. Aziz Paulos, kentin Frigya yakınında, güney batıda ve Karia sınırına yakın olduğundan bahseder. Ayrıca Colossae kentinin de kuzey batısında olduğunu söyler. Strabon ile Ptolemaeus ise verdikleri bilgilerde, Karia Bölgesi’ne sinir olan Laodikeia ve Tripolis kentlerine yakınlığı ile Hierapolis’in de Frigya Kenti olduğunu ileri sürerler.

Bizanslı Stephanus ise kentin Lidya ile Frigya Bölgeleri arasında zengin sıcak su kaynakları ile tanındığından söz eder. Antik kaynaklarda, kentin Hellenistik dönem öncesi adi ile ilgili bir bilgi bulunmamaktadır. Hierapolis olarak adlandırılmadan önce kentte bir yaşamın varolduğunu Magna Mater

(Ana Tanrıça) kültüründen dolayı biliyoruz. Kentin kurulusu hakkındaki bilgilerimizin kistli olmasına karşın; Bergama Kralları’ndan II.Eumenes tarafından M.O.II.yüzyılda kurulduğu ve Bergama’nın efsanevi kurucusu Telephos’un karisi Hiera’dan dolayı Hierapolis adini aldığı bilinmektedir. Hierapolis, Roma Imparatoru Tiberius dönemindeki (MS 17) büyük depreme değin, Helenistik kentleşme ilkelerine bağlı kalarak özgün dokusunu sürdürmüştür. Deprem kuşağı üzerinde bulunan kent, Tiberius donemi depreminden büyük zarar görmüş ve yenilenmiştir. Üst üste yaşadığı depremlerden sonra kent, tüm Helenistik niteliğini kaybetmiş, tipik bir Roma kenti görünümünü almıştır. Hierapolis Roma Dönemi’nden sonra Bizans Döneminde’de çok önemli bir merkez olmuştur. MS.IV.yüzyıldan itibaren hıristiyanlık merkezi olması, MS. sonra 80 yıllarında Hz.İsa’nın havarilerinden olan Aziz Philip’in burada öldürülmesi nedeniyledir. Hierapolis XII.yüzyıl sonlarına doğru Türklerin eline geçer. Daha sonra tekrar Bizanslılar tarafından geri alınır. XIII.yüzyıldan sonra kentin iskan gördüğüne ilişkin herhangi bir bilgi yoktur.

TRIPOLIS

TARİHİ Denizli il merkezinin 40 km. kuzeyindedir. Buldan ilçesi Yenice kent Kasabası’nın doğusunda, Büyük menderes Nehri ile kasaba arasındaki yamaçlar üzerinde kurulmuştur. Batıya acılan Büyük Menderes Ovası ile hem Ege kıyılarına, hem de İç Anadolu ve Akdeniz’e bağlanmaktadır. Kent güneyindeki Çürüksü Vadisi’nde kurulmuş olan çağdaş laodikeia’ya 30 km., Hieropolis’e ise 20 km. uzaklıktadır.

Tripolis, Lidya bölgesi şehirleri içinde, Kahya ve Frigoya Bölgeleri’ne ulaşımı sağlayan sinir, ticaret ve tarım merkezlerinden birisidir. Kuruluş biçimi ve şehircilik anlayışı ile yörenin, en zengin kentlerindendir. Tripolisin Lidyalılar zamanında kurulduğu tahmin edilmektedir. Lidya, Pers ve Helenistik dönemlere ait tarihi bilgiler henüz yoktur. Bu devirlerle ilgili kalıntılara da rastlanamamaktadır.

Kentin kalıntıları üslup yönünden Roma ve Bizans Donemi karakteri taşımaktadır. Anıtsal yapıların en iyi örnekleri MS.1, 2 ve 3. yüzyıllarda yapılmışlardır. Plinius’a göre, şehrin bir diğer adi Apollonia’dır. Sikkelerinde Tanrıca Lego’nun, Letoia Phthia oyunlarının ve Menderes Nehri’nin isimleri vardır. Tripolis ve çevresi tarih içinde bir çok deprem ve savaşlara sahne olmuştur. MS.325 yılında Nikel Meclisi’nde hazır bulunan Lidya piskoposları listesinde Tripolisin adinin geçmesi piskoposluk düzeyinde bir şehir olduğunu göstermektedir.

TRIPOLIS’İN YAPILARI

TİYATRO

Kent merkezindedir. Grek Tiyatrosu seklinde araziye uygun olarak Roma inşa tarzında yapılmıştır. tüm bölümleri harap durumundadır. yaklaşık 10.000 kişi alabilecek kapasitedir.

HAMAM

Tiyatronun yaklaşık 200 m. batısında yer almaktadır. Sur duvarları dışında bulunmaktadır. Dış duvarları kısmen ayaktadır. Tonoz ve kemerli iç kısımlar yıkılmıştır. bölümleri ise tespit edilebilmektedir. Kalın duvarlarında büyük nişler mevcuttur.

SEHİR BİNASI

Hamamain yaklaşık 150 m. güneyindedir. Sadece temelleri kalmıştır.

KALE VE SURLAR

Tripolis Geç Roma ve Bizans döneminde sur ve kale ile çevrilmiştir. Eğimli arazide kurulan kentin surları yer yer burçlarla, gözetleme kuleleri ve kalın duvarlarla desteklenmiştir. Tiyatroya bitişik devam eden sur, kentin kuzeyindeki en yüksek tepede kule ile birleşir. Kule, hem savunmaya hem de gelecek düşman tehlikesini gözetlemeye yöneliktir.

NEKROPOL

Surun, doğu ve güney yamaçlarındadır. Burada Kaya mezarları, podyumlu mezarlar ve lahitler görülmektedir.

EUMENIA

Antik kent, Çivril – Dinar karayolu üzerindeki Işıklı Kasabası’nın bulunduğu alandadır.

Kent Bergama Kralı I.Eumenes adına kurulmuştur. Işıklı Kasabası’nın güney doğusunda bulunan su kaynağı yakınlarında antik doneme ait izler görülmektedir.

Buğun “Sari baba Tepesi”olarak adlandırılan dağlık bölgenin üzerindeki düzlük, özellikle Bizans döneminde kale olarak kullanılmıştır. Bu tepenin yamaçları ise Eumenia’nın nekropoludur.

ATTUDA

Attuda (Hisarköy) Denizli ili, Sarayköy ilçesi sınırları içerisinde ve ilçenin yaklaşık 17 km. güney batısında yer almaktadır.Antik donemde caria ve Phrigia arasında bir sinir kentidir. Çürüksü Vadisi’nde bulunan Tripolis ve Laodiceia’yi Aphrodisias’a bağlayan en kısa yol Attuda’dan gedmektedir. Kentin ilk kurulusu hakkında kesin bir bilgi bulunmamasına rağmen Lykos Vadi’sinde kurulan kentlerle çağdaş olduğu ve Helenistik donemde kurulmuş olduğu tahmin edilmektedir.

Lykos Vadisi’ndeki kentler ile Aphrodisias arasındaki ticari, ekonomik ve sanatsal iletişimleri kurmada önemli bir rol oynamıştır. doğu ve batısından gelen iki derenin çevrelediği yüksekçe bir tepe üzerinde kurulan kentin, daha çok savunmaya önem verdiği ve ulaşım yolunu kontrolü altında tuttuğu görülmektedir.

Antik kaynaklarda, Attuda’da Men kültürü olduğu, bu tanrıya ait tapınak yapılarak tapınıldığı, tapınak içinde at üzerinde Tanrı Men’e ait heykel olduğu yazılmaktadır. Ayrıca, Zeus, Apollon, Dionysos ve Asklepios heykelleri ile Artemis Anaitis kültürünün de Attuda’da bulunduğunu antik kaynaklar zikreder. Men Karau ve Men Kybele’ye ayrı bir önem verildiğinden bahsedilmektedir. Antik kentte imparatorluk öncesi ve sonrasında sikke basılmıştır. Sikkelerin bir yüzünde, Attuda yazısı, diğer yüzde ise tanrılar ve yöneticilerin portreleri yer almaktadır. Günümüzde antik kentin bulunduğu alanda Hisarköy yer aldığından yüzeyde herhangi bir kalıntı görmek mümkün değildir. Hellenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait bazı eserler kurulan müze deposunda teshir edilmektedir.

TABAE

Denizli-Muğla karayolunun 78.kilometresinde bulunan Tabae, doğal bir kale görünümündedir.

Tabae, Büyük İskender’den sonra Anadolu’da kurulan kent devletlerindendir. Tabae, Helenistik Donemden günümüze kadar kesintisiz bir yerleşime sahne olmuştur.

Antik donemde kendi adına sikke bastırmıştır. Sikkeler önceleri gümüş daha sonra bronz olarak basılmıştır. Roma Hamamı ve Osmanlı Dönemi’ne ait Cevher pasa Camii, günümüze kadar gelen kalıntılardır.

SEBASTOPOLIS

Sebastopolis, Denizli ili Tavas İlçesi’nin 19 km. güneyinde bulunan Kızılca Kasabası’nın 2 km. doğusunda yer almaktadır. Antik kentin ilk kurulusu bilinmemekle beraber yüzeydeki kaliontilar Roma ve Bizans dönemlerine aittir. Kalıntıları Höyük Tepesi, stadyum ve nekrapoldur.

SALA

Denizli ili, Güney ilçesindedir. Şimdiki Güney ilce merkezinin kuzeyindeki düzlükler üzerinde kurulduğu tahmin edilmektedir. Ancak günümüzde hiç bir kalıntıya rastlanmamıştır.

LAODIKEIA’NIN TARİHİ

Denizli ilinin 6 km. kuzeyinde yer alan antik laodikeia kenti coğrafi bakımdan çok uygun bir noktada ve Lykos Irmağı’nın güneyinde kurulmuştur. Kentin antik kaynaklarda daha çok “Lykos’un kıyısındaki laodikeia” seklinde geçmektedir. Tarihçi Plinius’a göre laodikeia, önceleri Diospolis “Zeus Şehri”, daha sonraları da Rhoas adini taşıyan bir koyun yıkıntıları üzerine inşa edilmiştir.

Diospolis adi, buradaki Zeus kültürüne verilen önemin bir simgesidir. Rhoas adi ise, yerli Anadolu dillerinden birine ait olabilir. Dioger antik kaynaklara göre ise, kent MÖ. 263-261 yılları arasında I.Antiokhos’un karisi Laodike’nin adi verilmiştir. Laodikeia’nin ilk sakinleri hakkındaki araştırmalar, şehirde var olan yerli nüfusa yunanlı ve Yahudilerin eklendiğini ve kentin kozmopolit bir kişilik kazandığını göstermektedir. Bu nüfus çeşitliliği ise şehrin ticari öneminden dolayıdır.

Bazı yazıtlar bize, kentin Helenistik donemdeki durumu hakkında bilgiler vermektedir. Seleukos III.un öldürülüşünden sonra Bati Anadolu’yu işgal eden Achaios, kendisini kral ilan etmiştir. MÖ.188 yılında imzalanan Apameia Barısı’nda ise Romalılar bu kenti Bergama Krallığı’na bırakmışlardır. Ayrıca Strabon MÖ.88-85 yılları arasındaki Mithridates Savaşları’nda kentin büyük tahribata uğradığını yazmaktadır. laodikeia, MÖ.1.yüzyılda, Anadolu’nun en önemli ve en unlu kentlerinden biridir. Şehirdeki büyük sanat eserleri bu doneme ait olduğu gibi, yine bu yüzyılda burada düzenlenen Gladyatör döğüşleri şehre ayrı bir önem kazandırmıştır.

Romalılar Laodikeia’ya özel bir önem vermişlerdir. Unlu devlet adamı ve hatip Cicero, MÖ.50 yılında buraya gelmiş ve kentin Bazı hukuki sorunları ile uğraşmıştır. Yine bu tarihlerde Romalılar, Laodikeia’yi Kibara (horcum) Conventus’unun merkezi yapmışlardır. Roma İmparatoru Hadrianus, MOR.129 yılında Şehri ziyaret etmiş ve buradan Roma’ya mektuplar yazmıştır. Kent ile Roma arasındaki ilişkilerin ne kadar iyi olduğunu gösteren diğer bir kanıtta, MS.90-146 yılları arasında bu kentte yasadığı bilinen unlu Zenon ailesinin sahip olduğu mevki, servet ve imtiyazlardır. Nitekim bu aileden olan Polemon adında biri, Antonius tarafından Lykaonia, Kilikia ve Pontus’a yönetici olarak atanmıştır. İmparator Caracalla devrinde Laodikeia’da bir seri kaliteli sikkenin basıldığını görmekteyiz. şehrin Neokoros unvanının ilk kez Caracalla devri sikkeleri üzerinde görülmesi, bu unvanının kente imparator tarafından verilmiş olabileceğini göstermektedir. Caracalla, MS.215 yıllarında Anadolu’ya gelmiş, Bergama’da bir tapınak inşa ettirmiş ve Bazı kentlere imtiyazlar dağıtmıştır. Antik devirde, laodikeia halkının da katkıları ile şehirde çok sayıda anıtsal yapının yapıldığı bilinmektedir. Laodikeia’nin gelişmişliği, coğrafi konumu ile olduğu kadar toprağının verimliliği ve buradaki yun ve kumaş ticaretinin yoğunluğu ile açıklanmaktadır. laodikeia çobanları, yünleri parlaklık ve yumuşaklık bakımından büyük bir un kazanan bir koyun turu yetiştirmekteydiler. şehir sadece yun üretmekle kalmıyor, bunun yanısıra dokuma sanayici de geliştiriyordu.

Bu kentte imal edilen tunica’lar o kadar büyük bir un kazanmışlardı ki bu giysilere verilen Trimitia adından dolayı kent bu adla anılır olmuştur. Kent kazanmış olduğu bu ticari önem sonucu, büyük bir bankacılık merkezi haline gelmiştir. yazıtlar ve sikkeler, Laodikeia’nin dini hayati hakkında da bilgiler vermektedir. İmparatorluk devrine ait çok sayıdaki sikke üzerinde görülen Zeus Laodikos figürü bu kentte Zeus kültürüne verilen önemin göstergesidir. Laodikeia’nin geç devirlerine ilişkin bilgilerimiz çok sinirlidir.

Bir kaç metin bize, hıristiyanlığın başlangıç devirlerinde Laodikeia’nin durumu hakkında Bazı ipuçları veriyor. diğer yerlerde olduğu gibi burada da hıristiyanlık, önce yahuydu toplumunu etkilemiştir. Nitekim Küçük Asia’nın 7 unlu kilisesinden birinin bu kentte bulunması hıristiyanlığın burada ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Antik devirde Goncalı ve Eski hisar Köyleri yakınlarında kurulmuş olan laodikeia kentinin hangi nedenle tümüyle terk edildigini bilmiyoruz. Ancak, büyük depremlerin bunda rol oynadığını tahmin etmek güç değildir. MS.194 yılında meydana gelen çok büyük bir deprem Şehri yerle bir etmiştir.

ANITSAL CESME

Kentin ana caddesi ile ara caddesi köşesinde yer almaktadır. İki cepheli olarak yapılmıştır. Nişleri mevcuttur. Bizans döneminde onarım görmüştür

STADYUM VE GIMNAZYUM

Şehrin güney-batısında, doğu bati doğrultusunda uzanmaktadır. Stadyum ek yapıları ile gimnazyum bir bütünlük teşkil edecek şekilde yapılmıştır. M.M.79 yıllarında yapılan stadyum uzunluğu 350m. genişliği 60m.dır Amfiteatr seklinde yapılmış olan yapının 24 oturma basamak sırası bulunmaktadır.Büyük bolumu tahrip olmuştur. M.M 2.yüzyılda yapılan gimnazyum Proconsul Gargilius Antioius tarafından inşa ettirilerek imparator Hadrianus ve esi Sabina’ya ithaf edildiğinde dair yazıt bulunmuştur.

ZEUS TAPINAĞI

Antik Laodikeia kentinin sütunlu caddesizinin doğu kesiminde, küçük tiyatro ile Nymphaeum arasında bulunmaktadır. Fakat sadece süslenme elemanlarının parçaları görülebilmektedir.

KİLİSE

sütunlu caddenin güneyinde caddeye bitişik olarak inşa edilmiştir. Sadece taşıyıcı bölümlerin bir kısmi ayakta kalmıştır. Ana girişi batıdadır. Orta bölümünde dördü kemerli, dördü düz olmak üzere sekiz adet paye kullanılmıştır.

TİYATRO

BÜYÜK TİYATRO

Antik şehrin kuzey-doğu tarafında, Grek tiyatrosu tipinde araziye uygun olarak Roma inşaa tarzında yapılmıştır. Scene’si tamamen yıkılmış olup, cavea ve orkestrası oldukça sağlam durumdadır. Yaklaşık 20.000 kişi alabilecek büyüklüktedir.

KÜÇÜK TİYATRO

büyük tiyatronun 300m kadar kuzey-batısında yer almaktadır. Grek tiyatrosu tipinde araziye uygun olarak Roma tarzında inşaa edilmiştir.Secene’si tamamen yıkılmış olup cavea ve orkestrasında da bozulmalar mevcuttur.yaklaşık 15.000 kişi alabilecek büyüklüktedir.

MECLİS BİNASI

Kentin güney batısındadır. Dikdörtgen yapılı olan anıtsal yapı, doğu-bati istikametinde uzanmaktadır. Ana giriş doğu cephesindedir.Bina girişten ita beren dört bölümlü olarak kemer ve tonoz sistemi ile yapılmıştır.
Yapının üst kısımları tamamen, taşıyıcı unsurları ise kısmen yıkılmış ve tahrip olmuştur.

COLOSSAE

Denizli ilinin 25 km. doğusunda, Honaz ilçesinin 2 km. kuzeyinde yer almaktadır. Denizli-Ankara karayolunun 16′inci kilometresinde bulunan Organize Sanayi Bölgesi’nden, Honaz’a giden karayolu Colossae Kenti’nin içinden gedmektedir.

Antik kent, Honaz (Cadmos) Dağı’nın kuzeyinde Aksu Çayı’nın kenarına kurulmuştur. Antik cağdan beri kullanılan güney sark yolu üzerindedir. büyük Frigya içinde bulunan en önemli merkezlerindendir. Ksenephon’a göre Frigyanin 6 büyük şehrinden biridir. Pers egemenliğinde de parlak çağlarını yasamıştır. MO. 2.yüzyıldan itibaren Hierapolis ve Laodikeia’nin kurulması ile önemini yitirmiştir. MS. 1.yüzyıl başlarında Laodikeia ile birlikte yüncülük ve dokumacılıkta çok gelişmiştir. MS. 1.yüzyılda Neron döneminde meydana gelen depremle harap olmuştur. Geç Roma döneminde Hierapolis ve Laodikeia’ya göçler nedeni ile koy hüviyetine bürünmüştür. MS. 692-787 yıllarında şimdiki Honaz ilce merkezinin bulunduğu yerde Chonae adıyla kurulan kent nedeni ile tamamen terk edilmiştir. Chonae kentinde St.Micheal kilisesinin bulunduğunu eski kaynaklardan öğrenmekteyiz. Ancak su anda hiçbir kalıntısı yoktur. Yukarıda tepe üzerinde ise Osmanlı dönemine ait kale kalıntısı mevcuttur. Colosae antik kentinin kalıntılarına, Akropol olan, höyük tepesi ile çevresindeki arazilerde rastlanmaktadır. Höyüğün kuzeyindeki bölgede kayaya oyulmuş oda ve ev tipi mezarlar bulunmaktadır.

HERAKLIA SALBACE

Kent, denizli ili, Tavas ilçesinin 10 km. kuzey batısında bulunan Vakıf Köyü sınırları içindedir. Yerleşim daha çok kuzeydeki sur ile çevrili bölgede yoğunluk kazanmaktadır. Heracleia Salbace, antik coğrafyada belirtilen Caria ile Phrigya bölgelerini ayıran Babadağ (Salbace) sıra dağlarının güneyindeki bugünkü Tavas Ovası’na bakan eteklerinde yer almaktadır. Caria Kenti olarak bilinir. Heracleia ile Aphrodisias’i küçük Tmelos’a (Kırkpınar) Çayı doğal sınır olarak ayırmaktadır. Her iki kentindeNehir Tanrısı Tmelos’tur. Heracleia; batısında Aphrodisias, güneyinde Apollonia ve Tabae, güney doğusunda SebastopolisveKidrama ile yakın ve çağdaş kentler durumundadır. Kentin ilk kurulusu hakkında antik kaynaklarda herhangibirbilgiye rastlanmamaktadır. önemli yapıları; şehri çevreleyen Roma donemi stadyumudur.

STADYUM Antik kenti çevreleyen sur ile bugünkü Vakıf Köyü’nün arasındadır. doğu bati yönünde olan stadyuma ait, yamaçlarda bazı basamaklar görülmektedir. Bati kısmındaki basamaklar ise tamamen tahrip olmuştur. HERACLEIA HIERONU Heracleia Salbace antik kentinin yaklaşık 4 km. doğusunda, bugünkü Tavas-Kızılcabölük Kasabası’nın 1 km. kuzey doğusunda, Ören Sırtı ve Kocapınar Mevkii diye adlandırılan yerdedir. Salbacos (Babadağ) dağı’nın sırtında yer alan Hieron dikdörtgen prizma seklindedir.

Dört tarafını plakalardan oluşan kabartmalar çevirir. Kabartmalarda; Artemis, Apollon, Pan, Dionysos ve Herakles ile ilgili mitolojik sahneler işlenmiştir.

APOLLONIA SALBACE

Apollonia antik kenti ve Medet Höyüğü, Denizli ili, Tavas ilçesinin 7 km. batısında düz bir ova üzerinde kurulan Medet Koyu yerleşim alanı içinde yer almaktadır. Tavas Ovası’nın en verimli arazileri üzerinde kurulan Apollonia; Batıda Tabam yolu ve Camia bölgesine, güneyde Sebastopolis yolu ile Frigoya bölgesine ulaşımı bulunan antik kentlerden birisidir. Apollonia antik kentinin kurulusu hakkında kesin belgeler bulunmamakla birlikte, höyük buluntuları incelendiği zaman, ilk yerleşimin Tunç Cağları’na kadar uzandığı ve kesintisiz olarak devam ettiği görülmektedir. Kent Apollonia adini Helenistik Donemde aldığı, en görkemli dönemini Roma Cağı’nda yaşadığı anlaşılmaktadır. Koy camimsinin bulunduğu avlu içinde Hadrian Dönemi’ne ait Apollon Tapınağı’nın temelleri ve yazıtlar vardır. Kentin MÖ.1.yüzyıl ve MS.1.yüzyıllar arasında kendi adına sikke bastırdığı ve sikkeler üzerinde tanrısal motiflerin yer aldığını görmekteyiz.

APOLLON LERMENOS TAPINAĞI

Bahadanlar Köyü’ne 4 km. uzaklıktadır. Menderes Vadisi’ne uzanan tepenin ortasında bulunan tapınak dikdörtgen planlıdır. Yapının temelleri Helenistik, üst bölümleri ise Roma Dönemi’ne aittir. Tapınağın güneyinde görülen bir sıra sütun kaidesinden peripteros planlı olduğu anlaşılmaktadır. Tapınağın batısında bulunan portikonun bir bolumu ayaktadır. Bahadanlar Koyu Camii’nde bulunan yazıttan portikonun Domitian Dönemi’nde Apollon Lermenos Tapınağı köleleri tarafından yapıldığı ve Apollon’a ithaf edildiği anlaşılmaktadır. Hieron’da bulunan heykel kaidelerindeki yazıtlardan buranın çok önemli bir kültür merkezi olduğu anlaşılmaktadır. kültür Apollon Lermenos “cifte balta” kültüdür.

Tapınağın güneyinde görülen bir sıra sütun kaidesinden peripteros planlı olduğu anlaşılmaktadır. Tapınağın batısında bulunan portikonun bir bolumu ayaktadır. Bahadanlar Koyu Camii’nde bulunan yazıttan portikonun Domitian Dönemi’nde Apollon Lermenos Tapınağı köleleri tarafından yapıldığı ve Apollon’a ithaf edildiği anlaşılmaktadır. Hieron’da bulunan heykel kaidelerindeki yazıtlardan buranın çok önemli bir kültür merkezi olduğu anlaşılmaktadır. kültür Apollon Lermenos “cifte balta” kültüdür.

DIONYSOPOLIS

Denizli’nin Çal ilçesinin yaklaşık 8 km. kuzey batısında bulunan Ortaköy Kasabası yakınındaki Dionysopolis kenti, Suriye Krallığı “Selevkoslar” döneminde kurulmuş olup, daha sonra Bergama Krallığı egemenliğine girmiştir.

TRAPEZOPOLIS

Trapezopolis, Denizli ili Babadağ ilçesi, Bekirler Koyu, Bolumuzu Mevkii’nde bulunmaktadır. Antik kentin kuzeyden güneye doğru uzanan düzlük üzerine, arazinin coğrafi yapısına göre kurulduğu anlaşılmaktadır. Kalıntılar tamamen toprak altında olup, yüzeyde bazı yapı kalıntıları izlenebilmektedir. Yüzeydeki Kalıntılar Roma ve Bizans donemi özellikleri göstermektedir.


Konular